Tevhid MealiTevhid Meali

Tevhid Meali

Ana SayfaSurelerFihristTefsirYer İmleriNotlar
Giriş Yap
Tevhid MealiTevhid Meali

Tevhid Meali ile Kur'ân'ı Oku, Anla ve Yaşa.

YouTubeTwitterInstagramFacebook

Keşfet

  • Sureler
  • Kur'an Dinle
  • Tefsir Kitapları
  • Fihrist

Hesap

  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
  • Yer İmleri
  • Notlar

Hakkında

  • Hakkımızda
  • Meal Hakkında
  • Nasıl Kullanılır
  • Mobil Uygulama
  • Sık Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Kitap

  • PDF İndir
  • Sipariş Ver

Mobil Uygulama

Google PlayApp Store

© Tevhid Meali. Tüm hakları saklıdır.

Sureler
  • 1Fâtihaالفاتحة
  • 2Bakaraالبقرة
  • 3Âl-i İmrânآل عمران
  • 4Nisâالنساء
  • 5Mâideالمائدة
  • 6En'âmالأنعام
  • 7A'râfالأعراف
  • 8Enfâlالأنفال
  • 9Tevbeالتوبة
  • 10Yûnusيونس
  • 11Hûdهود
  • 12Yûsufيوسف
  • 13Ra'dالرعد
  • 14İbrâhîmابراهيم
  • 15Hicrالحجر
  • 16Nahlالنحل
  • 17İsrâالإسراء
  • 18Kehfالكهف
  • 19Meryemمريم
  • 20Tâhâطه
  • 21Enbiyâالأنبياء
  • 22Hacالحج
  • 23Mü'minûnالمؤمنون
  • 24Nûrالنور
  • 25Furkanالفرقان
  • 26Şuarâالشعراء
  • 27Nemlالنمل
  • 28Kasasالقصص
  • 29Ankebûtالعنكبوت
  • 30Rûmالروم
  • 31Lokmanلقمان
  • 32Secdeالسجدة
  • 33Ahzâbالأحزاب
  • 34Sebeسبإ
  • 35Fâtırفاطر
  • 36Yâsînيس
  • 37Sâffâtالصافات
  • 38Sâdص
  • 39Zümerالزمر
  • 40Mü'minغافر
  • 41Fussiletفصلت
  • 42Şûrâالشورى
  • 43Zuhrufالزخرف
  • 44Duhânالدخان
  • 45Câsiyeالجاثية
  • 46Ahkâfالأحقاف
  • 47Muhammedمحمد
  • 48Fetihالفتح
  • 49Hucurâtالحجرات
  • 50Kâfق
  • 51Zâriyâtالذاريات
  • 52Tûrالطور
  • 53Necmالنجم
  • 54Kamerالقمر
  • 55Rahmânالرحمن
  • 56Vâkıaالواقعة
  • 57Hadîdالحديد
  • 58Mücâdeleالمجادلة
  • 59Haşrالحشر
  • 60Mümtehineالممتحنة
  • 61Safالصف
  • 62Cum'aالجمعة
  • 63Münâfikûnالمنافقون
  • 64Teğâbünالتغابن
  • 65Talâkالطلاق
  • 66Tahrîmالتحريم
  • 67Mülkالملك
  • 68Kalemالقلم
  • 69Hâkkaالحاقة
  • 70Meâricالمعارج
  • 71Nûhنوح
  • 72Cinالجن
  • 73Müzzemmilالمزمل
  • 74Müddessirالمدثر
  • 75Kıyâmetالقيامة
  • 76İnsanالانسان
  • 77Mürselâtالمرسلات
  • 78Nebeالنبإ
  • 79Nâziâtالنازعات
  • 80Abeseعبس
  • 81Tekvîrالتكوير
  • 82İnfitârالانفطار
  • 83Mutaffifînالمطففين
  • 84İnşikâkالانشقاق
  • 85Bürûcالبروج
  • 86Târıkالطارق
  • 87A'lâالأعلى
  • 88Gâşiyeالغاشية
  • 89Fecrالفجر
  • 90Beledالبلد
  • 91Şemsالشمس
  • 92Leylالليل
  • 93Duhâالضحى
  • 94İnşirâhالشرح
  • 95Tînالتين
  • 96Alakالعلق
  • 97Kadirالقدر
  • 98Beyyineالبينة
  • 99Zilzâlالزلزلة
  • 100Âdiyâtالعاديات
  • 101Kâriaالقارعة
  • 102Tekâsürالتكاثر
  • 103Asrالعصر
  • 104Hümezeالهمزة
  • 105Fîlالفيل
  • 106Kureyşقريش
  • 107Mâûnالماعون
  • 108Kevserالكوثر
  • 109Kâfirûnالكافرون
  • 110Nasrالنصر
  • 111Mesedالمسد
  • 112İhlâsالإخلاص
  • 113Felakالفلق
  • 114Nâsالناس

Abese عبس

Yüzünü Ekşitti • 42 Ayet • Mekke
﷽
Er-Rahmân ve Er-Rahîm olan Allah’ın adıyla (okumaya başlıyorum.)
Abese, 1
عَبَسَ وَتَوَلّٰىۙ
Yüzünü astı ve sırtını döndü.
Abese, 2
اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ
Kendisine kör olan (Abdullah b. Ümmü Mektum) gelince.
Abese, 3
وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ
Ne biliyorsun, belki arınacaktı?
Abese, 4
اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ
Ya da (dinlediği ayetlerden) öğüt alacak ve bu öğüt kendisine fayda sağlayacaktı.
Abese, 5
اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ
Kendisini müstağni gören (Allah’a ve O’nun dinine ihtiyacı yokmuş gibi davranan) kimse (ise),
Abese, 6
فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ
Sen ona yöneliyor (onu etkilemeye çalışıyorsun).
Abese, 7
وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ
Oysa, onun (şirkten) arınmamasında sana bir sorumluluk yoktur.
Abese, 8
وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ
Koşarak (dinini öğrenmeye istekli bir şekilde) sana gelense;
Abese, 9
وَهُوَ يَخْشٰىۙ
Ki o, (Allah’tan) korkar.
Abese, 10
فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ
Sen ise onu bırakıp (başka şeylerle) meşgul oluyorsun.
Abese, 11
كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ
Asla (böyle yapma!) Hiç şüphesiz o, bir öğüttür/hatırlatmadır.
Abese, 12
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ
Dileyen öğüt alır.
Abese, 13
ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ
(Onun ayetleri) pek değerli sahifelerdedir.
Abese, 14
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ
Yüceltilmiş ve temizlenmiş (sahifelerde).
Abese, 15
بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ
Kâtiplerin elleriyle (yazılmaktadır).
Abese, 16
كِرَامٍ بَرَرَةٍۜ
Çok değerli, iyilik yapan itaatkâr (kâtipler).
Abese, 17
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ
Kahrolası insan, ne kadar da nankördür!
Abese, 18
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ
(Allah) onu hangi şeyden yarattı?
Abese, 19
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
Bir damla sudan yarattı ve takdir etti.
Abese, 20
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
Abese, 21
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ
Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
Abese, 22
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُ
Sonra dilediğinde onu diriltir.
Abese, 23
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۙ
Asla! O, (Allah’ın) kendisine emrettiğini henüz yerine getirmemiştir.
Abese, 24
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ
İnsan yiyeceğine bir baksın.
Abese, 25
اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَبًّاۙ
Şüphesiz ki biz, suyu bol bol akıttık.
Abese, 26
ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقًّاۙ
Sonra yeri (bitkiler çıkararak) yardık.
Abese, 27
فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَبًّاۙ
Orada taneler bitirdik.
Abese, 28
وَعِنَبًا وَقَضْبًاۙ
Üzüm ve (hayvanlara yem olacak) yoncalar,
Abese, 29
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًاۙ
Zeytin ve hurma ağaçları,
Abese, 30
وَحَدَٓائِقَ غُلْبًاۙ
Yüksek ve gür ağaçlarla dolu bahçeler,
Abese, 31
وَفَاكِهَةً وَاَبًّاۙ
Meyveler ve meralar,
Abese, 32
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
Size ve hayvanlarınıza fayda olması için.
Abese, 33
فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ
Kulakları sağır eden (Sûr’un) çığlığı geldiği zaman,
Abese, 34
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ
O gün kişi, kardeşinden kaçar,
Abese, 35
وَاُمِّهِ وَاَب۪يهِۙ
Anne ve babasından,
Abese, 36
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ
Hanımından ve çocuklarından.
Abese, 37
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ
O gün, bunlardan her birinin kendisine yetecek bir işi/derdi vardır.
Abese, 38
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ
O gün (bazı) yüzler aydınlıktır.
Abese, 39
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ
(Yüzleri) gülmekte ve sevinç içindedir.
Abese, 40
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ
O gün, (bazı) yüzlerin üzerini toz kaplamıştır.
Abese, 41
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ
Çehrelerini (duman isi gibi) bir karartı bürümüştür.
Abese, 42
اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
İşte bunlar, kâfir ve facir olanların ta kendilerilerdir.